Sorunlarla başa çıkma yolları: "Eyvah, parça kırdım!"

Blogumuzu sürdürürken montaj aşamaları ve parça tanıtımları dışında bazı pratik bilgilere de yer vermeyi istedim. Bunun sebeplerinden biri, montaj esnasında her zaman her şeyin yolunda gitmeme olasılığı. Tabii ki aşamaları birebir takip edip sorunsuz bir şekilde mutlu sona ulaşmak herkesin dileği ama gerçek hayatta Murphy kanunları geçerliliklerini koruyorlar ve bir iş ters gidebilecekse mutlaka gidecektir. 3 Boyutlu yazıcınızı kendiniz monte etmeye karar verdiyseniz (ve bir de benim kadar az mekanik deneyiminiz varken bu yola girdiyseniz) bir noktada mutlaka karşınıza bir sorun çıkacaktır. Bu sorunların bazıları nispeten basit çözümlere sahiptir. Örneğin metal bir mil, plastik yuvasına tam oturmuyor olabilir.Dikkatli bir şekilde zorlama yaparak bu parçayı yerine yerleştirebiliriz. Veya gerekli bir cıvatayı o an bulamıyoruzdur, hırdavatçılardan gerekli malzemeyi temin edebiliriz.


Montaj esnasında beni en korkutan kısım, plastik parçaların montajı kısmıydı. Çünkü diğer tüm malzemeleri bir şekilde dışarıdan temin etmek mümkün (mil ve gijonlar dahil) ama plastik parçalar yazıcı için özel olarak basıldıklarından bunların eşdeğerlerini herhangi bir dükkandan bulabilme imkanı yoktu. Kiti tasarlayan Özgür ve Serkan Bey'ler her zaman için bu gibi bir durumla karşılaşırsam bana gerekli parçayı basarak yollayacaklarını belirtmişlerdi (kiti yurt içinden almanın en önemli avantajlarından bir bence buydu) ama yine de gün aşırı "o parçayı kırdım, gönderin lütfen, bu parçayı kırdım, tekrar basın lütfen" demek istemiyordum, çünkü bu kiti monte etmek, bir bakıma benim kendi rüştümü ispat edebilme çabamdı. Elimden geldiğince montajın her aşamasında özenli bir şekilde çalıştım ama ne yazık ki korktuğum şey başıma geldi ve en sonunda plastik bir parçayı kırdım. Aşağıdaki resimde kırılan parçayı görebilirsiniz:



Parça kırıldığında insanın ilk hissettiği şey büyük bir hayal kırıklığı oluyor. Sanki o ana kadarki bütün çaba ve çalışma boşa gitmiş gibi geliyor. Aynı zamanda şiddetli bir çaresizlik duygusu da insanı kaplıyor (yukarıdaki resim muhtemelen montaj esnasında çekmek istemediğim tek resimdir). Neyse ki bu duygu çok uzun sürmedi ve hemen cihazın tasarımcılarına bir mail atarak durumu bildirdim. Tasarımcılardan Özgür Bey bana uygun parçayı basıp yollayabileceğini söyledi ama ondan önce parçayı yapıştırmayı deneyip denemediğimi sordu. Kırılan parça yukarıda görülebileceği gibi X arabasını X motoruna bağlayan kayışın tutunduğu küçük plastik bir çıkıntıydı ve bu parça sürekli itilme-çekilme gibi kuvvetlere maruz kalacaktı. Dolayısıyla bu parçanın yapıştırılarak yerine tutunabileceğine hiç ihtimal vermediğimden böyle bir girişimde bulunmadığımı belirttim. Kendisi yine de bir denememi önerdi ve yapıştırıcı olarak da "ABS juice" adı verilen maddeyi kullanmamı tavsiye etti.

Bildiğiniz gibi yazıcımızın plastik parçaları ABS (Acrylonitrile Butadiene Styrene) adı verilen plastikten imal ediliyor (başka plastik tipleri de baskı için kullanılabiliyor ve bunlardan ileride bahsedeceğiz. Burada anlatacağım tamir tekniği ABS için geçerli). ABS, aseton ile temas ettiği zaman eriyor ve sıvı hale geçiyor. Bu sıvıya "ABS juice (ABS suyu)) adı veriliyor. Sıvı, içerisinde aseton bulunduğundan, ABS içeren plastik bir parçaya temas ettiğinde onu da eritiyor ancak sonra aseton uçtuğu zaman (ki kolay uçuyor) hemen sertleşiyor ve geriye sadece sert plastik kalıyor. Bu sayede plastik bir parçayı sanki kaynak yapmış gibi başka bir plastiğe yapıştırmak mümkün olabiliyor.

Tarifini öğrendikten sonra hemen ABS suyu yapmak için girişimlere başladım. İki ana malzemeye ihtiyacımız vardı. Bunlardan birincisi aseton, ikincisi ise ABS. Aseton konusunda önemli olan nokta, yüksek saflık oranına sahip ve katkı maddesi içermeyen bir aseton bulabilmek. Tırnak ojesini çıkartmak için kullanılan aseton çok kolay bulunabilse de maalesef bu işe uygun değil, çünkü parfüm gibi ek maddeler içerebiliyor. İstanbul'da yaşayanlar Karaköy sahilinde kimyasal madde satan dükkanlardan saf aseton temin edebilirler:


       Litrelik veya yarım litrelik şişeler halinde aseton bulabilmek mümkün. Belki daha küçük miktarlarda da satılıyordur ancak sormadım çünkü ABS suyunu ileride farklı amaçlarla da kullanmak mümkün olduğundan (baskı esnasında plastiğin yerinden oynamaması için tabana sürülebiliyor) bol  miktarda almak istemiştim. Asetonu saklarken mutlaka ağzını çok iyi kapatmak gerek, yoksa uçabiliyor. Ayrıca yanıcı bir gaz olduğunu akılda tutmak gerekli. Gaz halinde solunum yollarınızı da tahriş edebilir, o sebeple lütfen aseton ile çalışırken pencereleri açık tutun ve ateş/kıvılcım kaynaklarından uzak tutmaya çalışın.
      Aseton dışında ihtiyacımız olan ikinci malzeme ABS. Ben cihazı satın alırken 1 kilo'dan fazla ABS de yanında hediye olarak verilmişti, dolayısıyla bu konuda pek sıkıntı çekmedim. Aslında ideal olanı, yapıştırmak istediğiniz parça hangi renkte ise o renkte ABS kullanmak ama benim elinde sadece tek bir renk (kırmızı) ABS mevcuttu ve yazıcının plastik parçaları beyaz ABS'den imal edilmişti. Parça fonksiyonel bir parça olduğundan renk uyumunu çok önemsemedim ve kırmızı ABS kullandım. Ufak bir tamirat işi için çok fazla plastiğe ihtiyaç yok. 7-8 cm'lik bir filament parçasını alıp küçük parçalara böldüm:


Bu noktada yapmam gereken, plastik parçaları az bir miktar aseton içine atarak erimelerini sağlamaktı. İyi bir yapıştırıcı elde edebilmek için genellikle yoğurt kıvamında bir solüsyon oluşturmak gerekiyor, yani nispeten az aseton ve çok plastik koymak gerek.  Bu işlemi yapmaya karar verdiğimde o ana kadar çok dikkatimi çekmemiş olan bir sorun ortaya çıktı: Plastiği nasıl bir kap içerisinde aseton ile karıştıracaktım? Sonuçta aseton plastiği eritebiliyor ama yukarıdaki resimdeki aseton şişesine bakarsanız plastik olduğunu görebilirsiniz, dolayısıyla her plastiği eritmiyor. Ben de bu varsayımdan yola çıkarak evde asetonun eritmeyeceği bir plastik bulabilir miyim diye aramalara başladım. İlk bulduğum plastik, şişesi bitmiş bir öksürük şurubunun plastik bardağıydı:


Üstü açık bir bardak seçmek, aseton hemen uçacağından,  mantıklı bir fikir değildi tabii, ama maksat deneme yapmaktı. Dolayısıyla ABS'yi içine atıp üstüne de asetonu döktüm. Sonuç?


Asetonu döker dökmez bardağın tabanından aseton sızmaya başladı! Sanki çok kuvvetli bir asit dökmüşüm gibi, aseton plastiği anında eritmişti:


Zaten kötü bir fikirdi diyerek başka bir kap aramaya başladım. Madem plastik eriyordu, plastik dışında bir madde bulmak mantıklı olabilir diye düşünmüştüm. Süs amaçlı satılan (içinde eskiden ne vardı hatırlamıyorum) küçük metal bir kova buldum:


Yine üstü açık bir kap kullandığımın farkındayım ama o an ana hedefim uygun materyali bulmaktı. Metali de eritecek hali yok ya diye düşünüyordum ki yine asetonun inanılmaz gücü ile karşı karşıya kaldım:


Metali eritemiyordu ama üzerindeki boyayı anında yerinden sökmüştü. Bu fikir de (kova ile birlikte) çöpe gitmişti. Biraz daha evde arama yaptığımda camdan yapılmış küçük bir şişe buldum ve bir de o şişe ile deneme yapayım dedim. Şişenin kapağı da vardı ve bu sayede ağzı kapatılabiliyordu. Aşağıda sonucu görüyoruz:


Evet, sonunda işe yaramıştı. Aseton camı eritmemişti, ayrıca üstündeki plastik kapağı da eritmiyordu. Bu sayede ABS suyu üretimini gerçekleştirebildim.

Parçayı tamir etmek için ABS suyundan bir parça alıp kırık parçanın kırık yüzüne ve ana parçanın kırık kısmına sürdüm. Sıvıyı sürdüğünüz yüzeyler hemen eriyerek macun kıvamına geliyorlar. Bu halde yüzeyleri birbirlerine temas ettirdiğiniz zaman kolay bir şekilde bağlanıyorlar. Biraz o pozisyonda tuttuktan sonra aseton uçuyor ve geriye sert plastik kalıyor. Oluşan bağlantı inanılmaz derecede sağlam ve  demiri kaynakla tutturmaya benzer bir mantık söz konusu. Aşağıda tamir ettiğim iki ayrı parçayı görebilirsiniz:


Yukarıdaki parçayı yaklaşık 4-5 aydır kullanıyorum, en ufak bir sorun çıkarmadı (çok küçük olmasına rağmen).


Z gijonunun konumunu ayarlarken elim yanlışlıkla sert bir şekilde gijona çarpmıştı. Bunun sonucunda Z asansöründeki gijonun geçtiği plastik kısım kırıldı. Bu kısım sabit durmazsa asansör yukarı hareket edemez, o sebeple çok kritik bir parçaydı. ABS suyunu parçaya 360 derecelik bir açı ile uyguladım. Bu parçayı da sorunsuz bir şekilde kullanmaktayım.

Bu örnekleri gördükten ve yaşadıktan sonra parça kırma konusundaki korkumun tamamen ortadan kalktığını söyleyebilirim, çünkü bu  yöntem ile tamir edilemeyecek ABS'den imal edilmiş parça yok gibi bir şey bence.

Aseton ile plastik kutular arasında yaşadığım uyuşmazlıklar sonucunda bu konuyu da araştırmaya karar verdim. Aseton bir solvent olduğundan plastiği eritebiliyor ama her türlü plastiği eritmiyor. Bazıları asetona karşı daha dayanıklı. Plastik şişelerin bazılarının arkasında hangi maddeden yapıldıklarını gösteren bir işaret mevcut (şişenin geri dönüşüm özellikleri ile ilgili bir sembol). Bu sembolleri aşağıdaki resimde görebilirsiniz:


Yukarıdaki sembollerden anlayabileceğimiz gibi, plastik şişeler farklı plastik tiplerinden imal edilebiliyorlar. Bizim en çok duyduğumuz şişe tipi PET (Polyethylene terephthalate) şişe (bildiğimiz su şişeleri). PET şişelere aseton koyulabilir mi diye araştırdığımda iyi bir fikir olmadığını gördüm. Anında erimiyor belki ancak 1-2 hafta içinde şişmeye ve renk değiştirmeye başlıyor ve sonunda da çatlıyor. Asetona dayanıklı olan şişe tipleri HDPE (High-density polyethylene) veya PP (polypropylene)'den yapılmış olanlar. Şişenin arkasında içinde 2 veya 5 yazan bir üçgen görüyorsanız ABS suyu için kullanabilirsiniz. Umarım çok fazla ihtiyacınız olmaz :)

Yorumlar